BAĞLIDERE (AŞK) VADİSİ
Bağlıdere Vadisi, Göreme’nin en bilinen ve sık ziyaret edilen vadilerinden biridir. Bağlıdere Vadisi, diğer adıyla Aşk Vadisi, Göreme - Uçhisar yolu üzerindeki Örencik’ten başlayıp, Göreme-Avanos yolu üzerinde biten 4900 metre uzunluğunda bir vadidir. Vadi yürüyüş için oldukça uygundur. Vadi içerisindeki bitki örtüsü ve peri bacaları görmeye değerdir. Sabah gerçekleşen balon turları güzel manzarası nedeniyle hava koşullarına göre muhakkak vadi üzerinde uçuş gerçekleştirir.
Tamamen doğal bir yapıya ve kartpostal güzelliğine sahip olan vadinin tam olarak ne kadar zamandır orada olduğu bilinmemektedir. Fakat bilim insanları, eski volkanik patlamalar sonucunda bölgeye binlerce yıl rüzgar erozyunun taşınarak yükselen kayalara dönüşmesine sebep olan çok fazla miktarda kül bıraktığına inanmaktadır. Ayrıca vadi içerisinde bulunan bazı kayaların yüksekliğinin 50 metreye ulaştığı bilinmektedir.
Çoğu ziyaretçilerin önemli uğrak yerleri arasında bulunan vadi; beş kilometre uzunluğunda yürüyüş parkuru, ATV turları, balon turları gibi farklı aktivitelerin yapılmasına da imkân sağlamaktadır. Aşk Vadisi aynı zamanda fotoğraf çekmeyi sevenler için muhteşem manzarası ve Kapadokya’da gün doğumu ve batımının izlenebileceği en ideal ve en popüler noktalardan biri konumundadır.
ZEMİ VADİSİ
Adını içinden geçen Zemi Deresi’nden alan vadinin toplam uzunluğu 5600 m’dir. Rahat bir tempoyla 4 saatte yürünebilir. Vadi, Ürgüp-Nevşehir asfaltından Göreme-Ortahisar asfaltına kadar uzanmaktadır. Zemi Vadisi’ne, Ürgüp-Nevşehir yolunun 10. km’sinden girilmektedir. Burası Babaccık Mevkii olarak bilinen 1516 m rakımlı Kermir tepesinin eteğidir. Bu mevkide ‘Zemi Vadisi-5600 m’ tabelası bulunmaktadır. Buradan doğrudan vadiye inilebileceği gibi, sol üstten devam eden traktör yolunu takiben bir süre ilerledikten sonra sağa dönen yoldan da vadi içine girilebilir. Vadi içinde sık sık çeşitli meyve ağaçlarına rastlarsınız. Mevsimine göre erik, dut, kiraz, armut, kayısı, vişne hatta fındık bulabilmeniz mümkündür.
Vadi yürüyüşü sırasında dik sayılabilecek iki iniş noktası vardır. Bu noktalar dikkatli şekilde geçilmelidir. Gerekirse 30 m’lik bir dağ ipi yardımıyla güvenlik amaçlı emniyet oluşturulup destek sağlanabilir. Vadi içinde yaklaşık 2.5 km yüründüğünde soldan ayrılan 100 m’lik bir patika sizi 11. yy’a tarihlenen Karabulut Kilisesi’nin önüne götürür. Karşı yönde 200 m kadar ileride ise Sarnıç Kilisesi yer almaktadır. Eskiden su sarnıcı olarak kullanılmış olan kilisenin su seviyesi üzerinde kalan freskleri oldukça iyi durumdadır. Kiliselerin yer aldığı bölüme vadinin üzerinden, Göreme tarafından gelen bir traktör yolu da bulunmaktadır.
Zemi Vadisi yürüyüşünde Göreme-Ortahisar asfaltına 800 m kala üçlü yol ayrımı ile karşılaşılır. Ayrımda yönleri gösteren tabela bulunmaktadır. Düz devam edilirse 800 m sonra yola çıkılır ve yürüyüş sonlandırılır. Ayrımdan sağa girilirse 250 m sonra El Nazar Kilisesi’ne ulaşılır.
MESKENDİR VADİSİ
Yeşili bol Meskendir Vadisi kuş çeşidi açısından zengindir. Yürüyüş boyunca bülbül, kaya sıvacısı, karabaşlı kiraz kuşu, karatavuk, ibibik, güvercin gibi birçok kuş türünü gözlemleme ve Kapadokya’ya özgü kaya güvercinlikleri fotoğraflama keyfine erişebilirsiniz. Ayrıca, vadi haziran ayında kelebek açısından da zengindir. Özellikle sabah serinliğinde vadiye indiğinizde bölgede sık rastlanan kelebek türlerini görme ve fotoğraflama şansınız oldukça yüksektir.
Meskendir Vadisi rahat bir tempoyla 3 saatte yürünebilir. Vadinin toplam uzunluğu 4000 metredir. Patikaları donatan yaban çiçekleri arasından, Meskendir Vadisi patikaları üzerindeki tünel ve dehlizlerini keşfederek, Çavuşin’e ulaşılır. Meskendir Vadisi Kızıl Vadi ve Güllüdere Vadileriyle birleşmektedir.
GÜVERCİNLİK VADİSİ
Uçhisar’dan başlayıp Göreme’ye kadar uzanan ve 4 kilometrelik bir alan kaplayan Güvercinlik Vadisi, adını kayalara oyulmuş güvercin yuvalarından almış. Bölge halkı 9. Yüzyıla kadar bu güvercinleri besleyip gübrelerini üzüm bağlarında, yumurtalarını ise frekslerin alçılarında kullanmış. Hem güvercin yuvalarını, hem de doğanın sunduğu eşsiz bitki örtüsünü görmek istiyorsanız bu vadiyi yürümeden dönmeyin. Vadide 15 metre yüksekten akan bir şelale de vardır.
GÜLLÜDERE VADİSİ
Göreme ve Çavuşin Köyü arasında bir mevkide yer alan Güllüdere Vadisi’nin adını, gün ışığıyla beraber gül rengine dönen kayalarının renginden aldığı rivayet edilmektedir. Çavuşin çevresindeki Güllüdere, Kızılçukur vadilerinde çok sayıda kayaya oyma kilise manastır ve barınma alanı bulunmaktadır. Tüm Kapadokya’da olduğu gibi burada da kolay oyulabilen volkanik oluşumlardan kaynaklı kayaç yapısı nedeniyle vadi, asırlar boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.
Vadi, Kapadokya bölgesinin en iyi doğa yürüyüşü yapılan parkurlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Yaklaşık dört kilometrelik bir yürüyüş parkuru bulunan Güllüdere Vadisi yaya olarak gezilebilmekte, gezi esnasında çok sayıda güvercinlik yuvalarına rastlanmaktadır. Yolun belli bir kesiminden sonra vadi iki kısma ayrılmaktadır. Bu yollardan biri dönemin rahip ve keşişlerinin inziva yeri olarak kullandıkları kayalara oyulmuş yerleşim alanlarına çıkmaktadır.
Vadide Yovakim – Anna Kilisesi, Ayvalı Kilisesi, Haçlı Kilise ve Üç Haçlı Kilise diye adlandırılan kaya oymacılığı ile yapılmış yerler bulunmaktadır. Söz konusu kiliseler arasında Yovakim – Anna Kilisesi, çok ender rastlanan bir Meryem Ana freskine sahip olması nedeniyle bölgede en çok ziyaret edilen kiliselerden biri konumundadır. Ayrıca Üç Haçlı Kilise de yine tavanında oyulmuş haç oymaları ile ünlüdür. Üç adet haçtan oluşan motiflere sahip olması nedeniyle bu ismi aldığı düşünülmekte ve ziyaretçiler tarafından sıklıkla tercih edilen bir yer olarak değerlendirilmektedir. Haçlı Kilise, Güllüdere Vadisi’nin girişinde solda, vadi havzasının daraldığı bir yamaç üzerine inşa edilmiştir. Söz konusu kiliseye ahşap bir merdivenle çıkılmaktadır. VI. veya VII. yüzyılda yapıldığı ön görülen kiliseye IX. ve X. yüzyıllarda tek apsisinin ilavesi yapılmıştır. Yine dere yatağında bulunan üç Haçlı Kilise, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı, düz tavanlı bir yapıdır. Tavanın merkezinde madalyon içinde haç ve iki yanında palmiye kabartması bulunmaktadır. Thierry tavandaki kabartmaları VI. – VII. yüzyıllara, apsisi IX. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir.
Ayvalı Kilisesi, ilk kez Jerphanion tarafından, vadideki diğer kiliseler gibi numaralandırılarak 4 numaralı kilise olarak adlandırılmıştır. Yapı daha sonraki yayınlarda Ayvalı Kilise ve Aziz Yahya (İoannes) Kilisesi olarak tanımlanmaktadır. Yapı, kayadan oyulmuş ve birbirine geçitle bağlanmış iki şapelden oluşmaktadır. Bu şapellerden kuzeyde olanı mezar olarak yapılmıştır. İçeriye güvercinlerin girmesi için açılan küçük deliklerden dolayı zaman içerisinde güvercinlik olarak da kullanılmış olabileceği fikri yaygındır. Kilisenin tek aydınlatması olan bu delikler açılırken iç cephe resimlerinin büyük bölümü tahrip olsa da girişlerin kemerlerini çevreleyen freskler bugüne kadar ulaşmayı başarabilmiştir. Güney şapelinin girişindeki fresklerde Bizans İmparatoru Konstantin ile annesi Helena başlarında bir madalyonla resmedilmiştir. İki nefli iki apsisli Ayvalı Kilise’nin kitabesi, yapının duvar resimlerinden ne zaman yaptırıldığı hakkında bilgi vermektedir. Kilise, kuzey duvarındaki kemer yayında yer alan kitabeye göre 913-920 arasına tarihlenmektedir. Arkaik dönem içinde değerlendirilen Ayvalı Kilise’nin duvar resimleri iki tabakadan oluşmaktadır. Üst tabakanın dökülen bölümlerinden alt tabakada yer alan geometrik ve bitkisel bezemeler seçilebilmektedir. Ayvalı Kilise’nin resim programını Eski ve Yeni Ahit konulu sahneler, sembolik sahneler, tek figürler ile bitkisel ve geometrik süslemeler oluşturmaktadır.
Yovakim ve Anna, Hz. Meryem’in anne babasından, kilise de ismini Hz. Meryem’in ailesinden almaktadır. Kilisenin en önemli özelliği çok ender rastlanan bir freske sahip olmasıdır. İki nefli, iki apsisli beşik tonoz örtülü yapıda, Hz. Meryem’in hayatından sahneler görülmektedir. Fresklerin yer aldığı kuzey nefi IX. – X. yüzyıllara tarihlemektedir. İsa’nın yaşamına ait sahneler şeritlerle ayrılmış yüzeylerde hikâyeci bir anlatımla resmedilmiştir. Tarihçiler tarafından önemli sayılan bu freskte Hz. Meryem nurlar içinde, başında hareyle gösterilmekte ve kucağında bebek İsa’yı tutmaktadır. Freskler ikonoklastik dönemden önce yapılmış olmasına rağmen günümüze kadar gelebilmiş nadir eserler arasında yer almaktadır. Söz konusu freskler Hristiyanlık dünyası için önemli bir yere sahiptir. Bölgenin sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerden ötürü her yıl önemli sayıda yerli ve yabancı ziyaretçi ağırlamaktadır
KILIÇLAR VADİSİ
Kılıçlar Vadisi adını kılıca benzeyen peribacalarından almaktadır. Turistlerden yoğun ilgi gören vadi, doğa yürüyüşü ve safarilere ev sahipliği yapmaktadır. Vadi içerisinde 250 metreyi aşan bir tünel ve çok farklı şekillerdeki peribacalarını görmek mümkündür. Mağaraların oldukça yoğun olduğu bölgede geçmişin arı kovanlarını ve güvercin yuvalarını görebilirsiniz. Kuş cıvıltıları ve peribacaları altında tarihe yolculuk yapabilirsiniz.
Kapadokya'nın engin dini tarihine tanıklık eden Kılıçlar Vadisi'nde Meryem Ana Kilisesi ve Kılıçlar Kilisesi yer almaktadır. Kılıçlar Kilisesi'nin en belirgin özelliği İncil'den 33 sahne içeren farklı fresklere sahip olmasıdır. Bu kilisenin 10. yüzyıldan önce yapıldığı tahmin edilmektedir. Meryem Ana Kilisesi, adından da anlaşılacağı gibi Meryem Ana'nın eşsiz fresklerine sahiptir. İsa'nın çarmıha gerilmesi gibi birçok tarihi olayın sembolize edildiğini görebilirsiniz.